İnsanoğlu

Gizlediklerimiz Gerçek Kişiliğimizdir

   '' Bir şeyi saklamanın en iyi yolu, onu herkesin görebileceği bir yere koymaktır.'' Sherlock Holmes okuyan ve izleyenler bilirler ki bu vecize olay yerinde en geçerli kanıt bulma işlemlerinden biridir. Rene Magritte'nin ''The Son of Man'' isimli tablosuna da bu pencereden bakılması gerektiği kanaatindeyim.
   1964 yılında tuval üzerine yağlı boya ile yapılan bu sürrealist tablo, ressamın çalkantılı hayatının derin izlerini taşımaktadır.
   Babası terzi, annesi şapka imalatçısı olan Rene Magritte aslen Belçikalıdır. Annesinin 12 yaşında nehre atlayarak intihar etmesiyle sanat hayatına gri tonlu renkler hakim olmaya başlamıştır. 
   Sanat hayatında birçok farklı akıma dair ürünler ortaya koyan Rene Magritte, kendi hür dünyasını sanatıyla sürrealizmde buluşturmuştur.
   Sanatındaki çalkantıyı hayatına pek yansıtmayan Rene Magritte, gösterişten uzak ve sakin bir yaşam sürdürmüştür.
   Bir otopotre özelliği taşıyan İnsanoğlu tablosu, birçok gerçeği göz ardı etmenin başka bir boyutunu bizlere anlatmaya çalışmıştır.
  Resimde arka planda görülen deniz veya nehir ressamın annesinin intiharı ile ilişkilendirilebilir. Aynı zamanda resimde adamın kafasında yer alan melon şapka da ressamın annesinin şapka işinde çalıştığına dair izler taşıdığı gibi bir yorum çıkabilir. 
   Resimde genel havanın gri ve yağmur yağacak kapalılıkta olması hayatın karamsarlığına dem vuruyor olabilir.
   Belki de tablonun en can alıcı yeri, nehrin önündeki duvara yakın bir şekilde duran adamın yüzünü gizleyen yeşil elma sembolüdür.
   Yeşil elma, fikir ve düşünceyi temsil ettiği düşünüldüğünde fikirlerin kişiyi kimliksizleştirdiğine dair izler verir. 
   Şahsımca yeşil elmanın kenarından ilişen sol göz sembolü de bu kişiliksizleşmeden sıyrılmak için küçük bir umudu simgeler.
   Tabloda genel anlamda semboller incelendiğinde yeşil elma metaforunun daha derin izler taşıdığını söylemek oldukça mümkündür. Fikir ve düşünceye sahip insanların kimlik ve kişilik farketmeksizin değerli olduğu yorumu bunlardan bir tanesidir.
   Hali hazırda sürrealist akımın özelliklerini en ince ayrıntısına kadar yaşatan bu yapıt, gerçeklerin altında daha bir gerçek yattığını bizlere sessizce söylemeye çalışmaktadır.
   Aslında yeşil elmalarımızın arkasında görünen ile anlam bulmayız, anlamlandırılmaya başladığımız yer tamamen yeşil elmamızın bulunduğu yani fikirlerimizin ışığıdır.
   Siz değerli okurlara da gerçeklerin altında yatan daha derin gerçeği bulmayı ve yeşil elmaları gün yüzüne çıkarmayı tavsiye ediyor, fikirlerin kimliklerden çok daha önce akla geldiğini hatırlatıyorum. Sanatla kalın.