Sayfalar

7 Ağustos 2020 Cuma

YÜREĞİYLE BAKANLARIN TABLOSU

                             

                Gözlerimiz her zaman görünen kadarını anlamlandırır. Oysa yürekle bakmak bize görünenin ardındakini verir. Bugün yüreğimizle Vincent van Gogh'un Arles'daki Yatak Odasına bakacağız.

                Yıl:1889

                Tür: Yağlı Boya

                 Boyut:57,3 x 73 cm

                 Yer: Musee d'Orsay Paris/Fransa

                  İsim: Arles'daki Yatak Odası

                 Çalışmalarına yeni bir soluk getirmek isteyen Van Gogh 1888 yılında Güney Fransa'daki Arles'a taşındı. Burada Carrel Otel Restoranda bir oda kiraladı. O zamanların ünlü ressamlarından Gauguin'i çalışmalarını görmesi ve birlikte çalışmaları için yanına davet etti. İyi bir ressam olduğunu kanıtlamak istiyordu. Gauguin gelene kadar odasını bir ressamın çalışma odası gibi düzenlemeye karar verdi. Bu süre zarfında çeşitli tablolar yaparak yaptığı tabloları ile odanın duvarlarını süsledi. Ancak bunların hiçbiri Van Gogh'a yetmemişti. Basit bir konuda bile neler yapabileceğini kanıtlamak için kendi düzenlediği yatak odasının resmini çizmeye başladı. Bu çalışma ile aynı zamanda dinlenme ve rahatlama temasını da anlatmak istiyordu. Gauguin geldikten sonra birlikte tam 2 ay çalıştılar. 2 ay sonunda bilinmeyen bir nedenden dolayı anlaşmazlık yaşadılar. Bu anlaşmazlık sonucunda Van Gogh bunalıma girerek sol kulağını kesti. Tedavisini tamamladıktan sonra kendi isteği ile akıl hastanesine yattı.Burada kalırken çizdiği yatak odası resmini kız kardeşi Theo'ya gönderdi. Bir sel baskını sonucunda da bu resim zarar gördü. Duruma içerleyen Van Gogh resmin bir kopyasını çizmeye başladı. Yeni çizdiği resimde bu sefer değişiklikler yaptı. Kopyadan sonra annesi için bir kopya daha yaptı. Resmin son kopyasını çizdikten on ay sonra intihar ederek yaşamına son verdi.

                  Peki ya Van Gogh'un hayatını değiştiren bu oda bize ne anlatıyordu?

                  Resmi ilk çizmeye karar verdiğinde arkadaşına resmini anlattığı bir mektup yazdı. Bu mektupta resimdeki renk kullanımlarından resmin genel hatları ile ne anlatmak istediğinden bahsetti.

Bakınca insanda dinlendirici etki bırakan uyumak için uygun bir oda izlenimi bırakmasını istedi. Ancak pencerenin yarı açık olması, eşyaların yerleri ve odanın orantısızlığı odada ayrı bir gizem ve gerilim havası uyandırdı. Ne kadar dinlenmeyi yansıtmak istese de ruh halindeki çalkalanmalar resmine yansıdı. Resimde her eşyadan iki tane olması da yine Van Gogh'un içinde bulunduğu yalnızlığın ve bu yalnızlığa bir arkadaşla son veren bir özlemin yansımasıdır.

                    Çizdiği ikinci kopyasında yatağın yanında asılı duran ve arkasında asılı duran tablolarda değişiklik yaptı. Yanındaki tablolar arkadaşları Eugene Boch/ Paul Eugene Milliet 'in portreleriydi. Arkadaki resim ise bir Japon gravürüydü. Annesine gönderdiği kopyada ise yatağın yanındaki duvarda kız kardeşinin portresi ve oto portresi vardı. Yatağın arkasındaki duvarda ise Kayalıklar ve meşe ağaçları tablosu asılıydı.

                     Odanın genel yapısına bakıldığında odasının dinlenmeyi temsil etmesini istedi. Odası çarpık ve orantısızdı. Eşyalar genel büyüklüklerinden farklıydı. Bu da resme farklı bir boyut ve derinlik kattı. İşte bu derinliği olan resim bakanları farklı düşüncelere itmek için yeterliydi. Bu konu ile ilgili bir okurumuzla yapmış olduğumuz kısa röportajı sizinle paylaşmak istiyorum. 

                     Tabloda eşyaların düzeni, sayısı ve odanın şekli düşünülünce dikkatinizi en çok çeken şey nedir, sebebiyle söyleyiniz.

                    -Sandalyeler. Sebebini şu şekilde izah etmek istiyorum.Oda genel hatları ile tek kişilik düzenlenmiş görünüyor. Sandalyelerin iki tane olması sanatçının yalnızlıktan kurtulma isteğini yansıtıyor olabilir. Bu sebeple en çok dikkatimi çeken şey oldu.

                       Ressamın tablosunu tek bir duygu ile ifade edecek olsanız bu duygu olsanız bu duygu ne olurdu?

                    -Mihnet. Karşılığı üzüntü, elem, keder olan bu duyguyu söylememin sebebi tablodaki eşyaların düzensiz ve karmaşık duruyor olması, belirsizliği tıpkı insanın hüzünlü hallerinin sonucu gibi.

                    Van Gogh eserinden arkadaşına mektupta bahsederken şu cümleleri kullandı 'Nasıl basit bir kavramdan hareket ettiğimi görüyorsun değil mi?'' Bu cümleleri kullanırken aslında usta bir ressam olduğunu anlatmak istedi. Basitliğin altında yatan duyguları ve görünenleri resmiyle aktarmak istedi. Röportjda da gördüğümüz üzere hiçbir zaman tek bir bakış tek bir açı tek bir görünen yoktur. Van Gogh' ta bu eserinde bu şekilde farkına varılmayı amaçladı. Ancak anlaşılmamış olmak onu hayal kırıklığına uğratmış olacak ki bu hayattan istediğini almadan gitti. 

                      Her zaman görünenin ardındakilere bakabilmeniz ve hayatı isteklerinizle karşılayabilmeniz dileğiyle...

                      Sanatla Kalın...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder