Sayfalar

26 Eylül 2021 Pazar

Mahalledeki Sütçü

 Süüt, sütçüüü, süüt !  diye yankılı bir sesle bağırıyordu  orta yaşlı, sıcak havaya rağmen redinkotlu ve dağınık  sakallı sütçü amca. Sesini çağrının ötesinde bir huzur esintisi gibi kullanıyordu adeta .   Mahalleye uzun uzun göz gezdirdikten sonra tahta tekerlekli arabasını mahallenin içine doğru sürdü. Tahta tekerleğin altına sıkışan taşlar arabayı sallıyor ve kaldırım taşları ile döşeli mahallede bir hayli ses çıkartıyordu. Mahalle sakinleri hem sütçü amcanın yanık sesinden hem de tahta tekerlekli arabasının çıkardığı gıcırtılardan sabah olduğunu anlamıştı.

Sebahat Abla, sütçü amcanın sesini duyar duymaz cama çıkmış, elinde tuttuğu tenceresini camın kenarına koymuştu. Sütçü amcadan alacağı sütle yapacağı yoğurdu düşünüyor bir hayli heyecanlanıyordu.  Sütçü amca pencerenin yanına geldiğinde hep yaptığı üzere eliyle Sebahat Ablayı selamlamış ve tenceresini sütle doldurmuştu. Sebahat Abla, teşekkür ederim, demek isteyen bir gülümseme ile başını salladı. Elinde tuttuğu parayı pencerenin kenarına koymuş, memleketten yeni gelen leblebiden bir kese kağıdı ikram etmişti. Sütçü Amca beklenmedik anda gelen küçük mutluluklardan çok hoşlanırdı. Sebahat Ablanın yaptığı bu süpriz davranış karşısında da mutluluğunu gizleyememiş ve yüzünde horoz şeker bekleyen çocuğun şekerine kavuşması misali bir  gülümseme meydana gelmişti.

   Sütçü Amca, kendinden süt bekleyenleri bekletmemek için tahta arabasını mahallenin içine sürmeye devam ediyordu. Ali Rıza Amca çoktan bahçe kapısını açmış,  elinde tuttuğu güğümünü kendince temiz bulduğu toprağın üzerine yerleştirmiş taze sütünü bekliyordu.  Sütçü Amca güğümü doldururken Ali Rıza Amca güğümün sütle doluşunu izliyor, çıkan sesle de bir hayli huzur buluyordu. Ali Rıza Amca kümesten taze aldığı yumurtalardan ayırmıştı aldığı bir güğüm sütün karşılığında. Güğümün dolduğunu anladığında yumurtaları Sütçü Amcaya uzatmıştı. Yumurtaları utana sıkıla alan Sütçü Amca, mutluluğunu gizleyememiş ve kendine emek kokan yumurtaları uzatan eli sıkıca tutmuştu. Böylece iki ihtiyar mahalleye vefayı anlatan bir tabloyu canlandırıyordu.

   Mahalledeki son ev garip şairin eviydi. Battaniyesi ile balkonda oturur,  şiirler yazmak için mahalleden geçenleri seyrederdi. Sütçü amcanın balkonun kenarında belirmesi ile heyecanla ayağa kalktı. Terredütsüz şiir defterinden bir yaprak koparıp sevgiliye verilecek bir mektup gibi özenle katladı. Sütçü amca başını kaldırıp şaire bakmıyordu. Çünkü o da biliyordu ki bu garip delikanlı ile göz göze gelmek hıçkırarak ağlamak için kendisine davetiye çıkarmaktı. Garip şair portakal kabuğu gibi turuncu, zarif ve saplı bardağını sütçü amcaya uzattı. Bardağın içine defterinden kopardığı yaprağı koymayı unutmamıştı. Sütçü amca bardağı alır almaz içinden defter yaprağını alıp pahalı bir köstekli saat gibi yüreğinin üstündeki iç cebine koymuştu. Delikanlının bardağını ağzına kadar sütle doldurdu. Bardağı balkonun kenarına bıraktı ‘’Afiyet olsun’’ dedi kısık sesle sonra arkasına bakmadan terketti mahalleyi.

   Mahalleye gece çökmüş, dışarıda balkonda oturan garip şairden başka kimse kalmamıştı. Garip delikanlı geceleri gökyüzünü izler gözünü hızla akıp giden bulutlardan ayırmazdı. Semaverinden çıkan kıvılcımlardan başka ışık yoktu koca mahallede. Ara sıra huysuzlanan köpekler havlar ve onun dışında tamamiyle bir sessizlik bürürdü etrafı.  Lakin bu gece sadece garip şairin farkettiği bir değişim vardı mahallede. Gökyüzünde tek bulut yoktu. Gece tüm karanlığı ile ortadaydı. Semaver bir türlü yanmıyor , şairin zor bela güneşte kuruttuğu odunlar ateş almıyordu. Bu gece diğer tüm gecelerin aksine mahalle sakinleri yüksek sesle müzik dinliyor, etrafı rahatsız ettiğininin farkına varmıyorlardı. Garip delikanlı kendisine tanınan mühletin son bulduğunu anlamıştı. Tanrı artık bu mahallede de ona huzur kalmadığını gün yüzüne çıkarıyordu adeta.  Garip şair, bavuluna kitaplarını koydu, fesleğenini koltuğunun altına aldı ve sessizce çıktı evden. Mahallenin başına geldiğinde son kez geri doğru baktı,  derin bir iç çekti ve yola koyuldu ağırca.

    Mahallede yeniden güneş doğmuş mahalle yeni bir güne uyanmıştı. Sütçü amca tahta arabasını heyecan ile sürdü mahalle içlerine doğru. İlk önce  Sebahat Abla yoğurt yapmak için beklediği süte  kavuştu. Sonrasında Sütçü amcanın ihtiyar dostu Ali Rıza Amca, bahçeye çıkmış ve yumurtalarını gazete kağıtlarına sarmıştı.  Sütçü amca güğümü sütle doldurduktan sonra dostunun elini her zamanki gibi sıkıca tutmuş ve onun kendisi için hazırladığı yumurtaları arabasına koymuştu. Hep yaptıkları üzere güleryüzle ayrıldı kadim dostlar.

   Sütçü amcanın gün içindeki son durağı her vakit olduğu gibi battaniyeli garip şairin eviydi. Balkonun önüne geldiğinde kendisine uzanan bir defter yaprağı olmayınca bir hayli korktu Sütçü amca. Başını ağır aksak şekilde yukarı kaldırdı.. Balkonda delikanlıyı göremedi.  Etrafına göz gezdirdi kimsecikler yoktu oracıkta. Balkonun köşesinde delikanlının bardağı duruyorudu. İçeri doğru kafasını uzattığında bardağın içinde bir şiir defteri olduğunu farketti. Bardağın altında da bir kağıt vardı. Tedirgin bir edayla bardağı kaldırdı. Kağıtta özenle yazılmış yazıya dikkat kesilmişti. ‘’ Artık bardağımın sütle dolmasına gerek yok. Şiir defterim de aldığım tüm sütler için armağanımdır size. İçecek süt karşılığı verecek hiçbir şeyi olmayan çocuklara benden birer bardak süt ikram edersiniz. Elveda Sütçü Amca.’’ yazıyordu battaniyeli garip delikanlının şiir defterinden son kez kopardığı saman yaprağında. Sütçü amca garip şairin balkonunda duran ve battaniyesini arkasına astığı sandalyeye yığıldı. Garip şairin oturduğu yerden mahalleye bakıyor ve hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Gözyaşlarının dindiği bir ara ‘’ Bu balkondan ve bu sandalyeden izleyince bu  mahalleyi, şiir yazmak geçiyor insanın içinden’’ dedi tiz bir sesle kendi kendine. Battaniyeyi omzuna aldı, şiir defterini önüne koydu. Yıllardır iç cebinde olan dolma kalemini çıkardı titreyen parmaklarıyla. Delikanlının şiir defterini açtı derin bir nefes çektikten sonra. Sonrasında tüm mahallelinin duyacağı bir ses yükseldi garip şairin oturduğu balkondan. ‘’ Artık bende şairim!’’.                      

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder